Emel Hatipoğlu ile evli olan ve 3 erkek evladı olan ekranların en ünlü hocası Nihat Hatipoğlu evlilik hayatı ve eşi Emel Hanım'la ilgili neler söyledi? Emel Hatipoğlu, eşi Nihat Hatiphoğlu'nun yanından bir an olsun bile neden ayrılmıyor?

Ekranların en ünlü hocası Nihat Hatipoğlu Ramazan münasebetiyle yine hem iftarda hem sahurda izleyici karşısına çıkıyor.. Hatipoğlu'na pek çok konuda, en çok da evlilikler hakkında sorular soruluyor. Eşi Emel Hatipoğlu ile birlikte evlilikle ilgili soruları cevaplayan Nihat Hoca, kendi evliliğinden de örnekler vererek önerilerini sıraladı... Eşi Emel Hanım ise Nihat Hoca'ya olan aşkını, ve evde yaşananları anlattı.. Nihat Hatipoğlu'nun eşi Emel Hatipoğlu kimdir? Oğulları Said Hatipoğlu ne iş yapıyor?

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, Türkiye'yi etkileyen önemli isimlerden biri. Ramazan boyunca saatlerce yayın yapıyor. Konferanstan konferansa koşuyor. Bu yoğun temposunda en büyük destekçisi eşi Emel Hatipoğlu. Emel Hanım, Ankara'da yaşamasına rağmen Ramazan'da İstanbul'a geliyor ve eşinin bu hızlı temposuna destek olmak için elinden geleni yapıyor. Her canlı yayında yanında. Sesi için ballı, tereyağlı sıcak su hazırlıyor. Sahur yemekleri de ondan soruluyor, akşam çayı da... Biz de Nihat, Emel Hatipoğlu çifti ve oğulları Said Hatipoğlu ile bir araya geldik ve Türkiye'nin gözü önünde olan bu örnek ailenin nasıl yaşadığını konuştuk. İşte Nihat Hoca'nın arkasındaki kadın ve yeni çiftlere örnek olacak 33 yıllık huzur dolu bir evliliğin perde arkası...

- Emel Hanım, Nihat Hatipoğlu'nun arkasındaki kadın sizsiniz. Bizim görmediğimiz nasıl bir arka plan var? - Emel Hatipoğlu: Hocanın eşi olmak büyük sorumluluk gerektiriyor. Ağır bir yükün altında olduğunun farkındayız. İnsanlara örnek olmamız gerekiyor. Elimden geldiği kadar ona yardımcı olmaya çalışıyorum. Hoca evde olmadığı zamanlar nasılsın, iyi misin, terledin mi, yemeğini yedin mi, dikkat et, soğuk bir şey içme diye arayıp sorarım mutlaka.

- Hocam eşiniz arayıp böyle sorular sorunca siz nasıl cevap veriyorsunuz? Yeni nesil evliliklerde bu tür sorulara beylerin pek tahammülü olmuyor... - Nihat Hatipoğlu: Hanım, teyzemin kızı. Birbirimizin huyunu çok iyi biliyoruz. Aradaki saygı hiç azalmadı. Beni arayıp bu soruları sorduğunda, "Problem yok, siz kendi hayatınıza bakın. Biz burada tedbirimizi alıyoruz" diyorum. Bazen takıldığımız da oluyor birbirimize ama ben aradığımda niye aradığımı çok iyi bilir. O aradığında ben de niye aradığını çok iyi bilirim. Günde 10 kez konuşuruz. Eşim programları merak eder. "Bana birkaç görüntü atsana" der. Atarım. Bir kedi edindik şimdi. Onu merak ederim. "Bana kedinin görüntüsünü at hanım" derim.

- Üç erkek evladınız var. Şimdi hepsi yetişkin. Ancak bebeklik dönemlerinde onları büyütürken zorluk çektiniz mi? - E.H: O dönemlerde hoca sürekli yurtdışına gidiyordu. Çocukların hastalanıp ateşlendiği oluyordu. Arardı nasılsınız diye. Hasta da olsa çok iyiler derdim. Çünkü gelme imkânı yoktu ve aklı burada kalacaktı.

ACİZ OLAN ŞİDDET UYGULAR - Nasıl bir baba ve eştir? - E.H: Çok iyi bir babadır, Allah razı olsun ondan. Evde olduğu dönemlerde sabah işe gidecek olmasına rağmen gece bana "Sen git dinlen ben çocuklarla ilgilenirim. Gün boyu zaten sen ilgileneceksin" derdi. Çocukların banyosunu birlikte yaptırırdık. Hoca çocuklarını ayağında sallayıp uyuturdu. - N.H: Tek başıma gittiğim hiçbir yer yoktur. Ankara'ya gittiğimde evden çıkmam. Mutfakta kapalı bir balkonum var, kitaplarımı önüme koyar, orada çalışırım. Gezeceksek de eşimle birlikte gezeriz.

- Ankara'da evinize gelenin gidenin eksik olmadığını da duyuyorum... - E.H: Hamdolsun kapımız her zaman açıktır. Çok ziyaretçimiz olur. - N.H: Günlük abone olan 20-25 kadar kardeşimiz var. İlaç alacaktır, çocuğuna para gönderecektir, onlar bellidir. Hanım kapıyı açar, derdini anlatır. Eczaneye yönlendirir, faturası ya da borcu varsa kapatmaya çalışırız. Elimizden geleni yaparız.

- Gelecek için planlarınız nedir? Bu tempoyu sürdürecek misiniz? - N.H: Dünyevi beklentim olmadı hiç. Mevki, makam, para zafiyetim yok. İyi bir Müslüman olarak yaşayayım. Hayatımın son dönemlerini, babamın ve Peygamberimizin de gömülü olduğu yer olan Medine'de geçirmek istiyorum. Her sene hanıma "Çekilsek mi kenara artık?" diye sorarım. Çünkü ben çekilirsem tam çekilirim. Televizyonu, gazeteyi, resmi görevlerimin tümünü bırakırım. Hanımla birlikte özel hayatımı yaşarım. Belki bir köye yerleşirim. Babamın başlayıp bitiremediği bir tefsir var, onu tamamlamak istiyorum.

- Köye çekilme fikrine Emel Hanım siz ne diyorsunuz? - E.H: Ben yalnızlığı sevmiyorum. Çocuklarımı, gelinlerimi, torunlarımı görmek isterim. Bir de Hoca'yı bırakacaklarını zannetmiyorum. İleride Allah-ü Teâlâ bana soracak: "İmkânı varken neden engel oldun?" diye... Ben o vebalden korkuyorum. Hoca'nın devam etmesi gerekiyor.

İMAJ MAKER'IM HANIM - Ramazanla birlikte sizin de göç hayatınız başlıyor... - E.H: İstanbul'a geliyorum. Hoca saatlerce program yapıyor. Bir programda iki üç kez atlet değiştiriyor, terliyor. Kuliste atletlerini hazırlıyorum. Sesi için ballı, tereyağlı sıcak su yapıyorum. İstanbul'daki hayatım yayın ve otel arasında geçiyor. Hiçbir yere gitmedim. Kur'an'ımı okuyup teravihi odamda kılarım. Hoca yayından gelince çayını, çorbasını hazırlarım. - N.H: Hocam çok şanslısınız, eşiniz her şeyi düşünüyor... - Kıyafetlerimi de eşim seçer. Yanımda olmasa bile görüntülü olarak arayıp dolabımı gösterir, "Hangisini giyeyim hanım?" diye sorarım. İmaj maker'ım hanım.