Büyük İskender'in kayıp kabilesi

İçki, esrar, eşcinselliğin yaygınlığı, kadınların diledikleri zaman eş değiştirmesi nedeniyle, “kafir” denilen Kalaşlar, İskenderin kayıp soyu olarak anılıyor...

Bir zamanlar dünyanın en eski tarih eserlerine sahipken, geçirdiği savaşlar ve iç karışıklar sürecinde birçok kere yağmalanan Afganistan’daki Kabil Milli Müzesi geçtiğimiz yıl yeniden ziyarete açıldı.

Afganistan’ın 50 bin yıllık geçmişi olduğu varsayımının dayandırıldığı önemli kalıntıları barındıran müze, özellikle 30 yıldan fazla süren iç savaş döneminde yağmalanmış ve içindeki eserleri çalınmış, satılmış veya dünyanın çeşitli bölgelerine kaçırılmıştı.

Çok önemli eserlerinin yüzde 70’e yakını kaybeden kabil Milli Müzesi’nde yine de binlerce yıllık tarih öncesine ışık tutan eserleri görmek mümkün. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın bir grup gazeteciyle Afganistan’ın başkenti Kabil’e düzenlediği programa katılan Haber 7 Editörü Ersin Çelik, Kabil Milli Müzesi’nde 5 bin yıl öncesinin Budist ve Kâfiristan’daki ‘kafirler’in atalarına ait tahta heykelleri, alınan özel izinle fotoğraflayıp, yetkilerden bilgi aldı.

Budist ve Müslüman toplumların geçmişlerine yönelik önemli bilgilere sahip olunmasını sağlayan, yağmadan kurtarılmış eserlerin sergilendiği Kabil Milli Müzesi’nde, en fazla ‘Kafiristan’daki kafirlerin atalarının heykellerin sergilendiği bölüm dikkatleri çekiyor.

Kuzey Pakistan’daki Afganistan sınırında yaşayan “kafirler” yani gerçek adlarıyla Kalaşlar’ın ilginç bir hikayesi var. Tevhit inancına girmedikleri için ‘kafirler’ denilen ve Hindikuş dağlarındaki üç vadideki yaşam yerleri de ‘Kafiristan’ diye anılan Kalaşlar’ın, Büyük İskender’in soyundan olduğu söyleniyor ve "İskender’in kayıp soyu" adıyla da anılıyorlar.

İçki, esrar, eşcinselliğin yaygın olması ve kadınların diledikleri zaman eş değiştirmesi nedeniyle, Afganistanlılar tarafından sapkın toplum ilan edilip “kafir” ismi verilen Kalaşlar, günümüzde yaklaşık 3 bin nüfusa sahipler. İlgi çekici ayrıntı ise olan ise halk tarafından Kâfiristan olarak anılan bölge isminin, Afganistan’ı 1880-1901 yılları arasında yöneten Abdurrahman Han tarafından 1895’de ‘Nuristan’ yani Işık Ülkesi olarak değiştirilmiş olması.

Tarihten bu yana yakınlarındaki Müslümanlar köylerle sorunsuz yaşayan Kalaşların büyük bir bölümün zaman içinde Müslüman oldukları belirtiliyor.

Sapkınlıklarla dolu geleneklerine devam eden Kalaşar ise son zamanlarda baharın gelişini kutladıkları, "Josi Mela" adını verdiği festivaldeki eğlenceleriyle uluslar arası medyanın ilgilisini çekmeyi başarmış durumdalar.

Pakistan’ın kuzeyinde, Afganistan sınırında yaşayan Kalaşlar ne fiziksel görünüşleri ne de genenekleri ile komşularına benziyor...

Çünkü onların geçmişi çok uzaktan, Makedonya’dan bu topraklara gelen büyük İskender’in ordusuna dayanıyor.

Büyük İskender, en büyük hayali olan Asya’nın fethi için ikinci adımı, bundan 2 bin 300 yıl önce atmıştı. Daha önce Persler’i yenen, Anadolu, Ortadoğu ve İran’ın fethini tamamlayan İskender’in yeni hedefi Hindistan’dı.

Bu amaçla MÖ. 330’da harekete geçti ve ordusunu İran’dan Afganistan’a geçirdi. Afganistan’da yaklaşık 2 sene geçiren İskender buradan son hedefine ulaşmak için güneye, Hindistan’ın içlerine yöneldi.

Bugün, Afganistan’da ne İskender’den ne de onun Helenistik İmparatorluğu’ndan geriye fazla bir şey kalmadı. Ama İskender’in torunları ya da bir başka değişle İskender'in kayıp kabilesi halen Afganistan-Pakistan sınırında yaşıyor.

İskender’in ordusunda yer alan askerlerin soyundan geldiği düşünülen, sarı saçlı mavi gözlü bu insanlar, Asya’nın ortasında yaşayan diğer komşu halklardan kolayca ayrılabiliyor. Ancak Kalaşlar’ı farklı kılan sadece fiziksel özellikleri değil.

Sarı saçları ve renkli gözleriyle fark edilen Kalaş kabilesi içki, esrar ve cinselliği serbest yaşıyor Çitral bölgesindeki Kalaş Vadisi’nin ücra yamaçlarında yaşadıkları için muhafazakar İslamcı kültürün baskısından kurtulan 3 bin nüfuslu halk, damıttıkları içkileri içip yetiştirdikleri kenevirleri tüttürüyor.

Çocuklar dindar Yahudi tarzını andıran bukleli saçları ve spor şapkalarıyla dikkat çekerken kadınlar yüzlerine dövme yaptırıp rengarenk işlemeli siyah kaftan giyiyor.

Müslümanların ‘kara kafirler’ deyip kadınlarını ‘ahlaksız’ gördüğü Kalaşlar’da, evlilik çağı ergenlikle birlikte başlıyor. Erkekler, ergenliğe ulaşınca kutlama amacıyla köyden alınıp uzak yaylalara götürülüyor. Bu yaylarda beslenen genç erkekler köye dönünce, ergenliğe ulaşmış kızlar arasından birini seçip beraber oluyor.

Sosyal hayatta kadınların da erkekler kadar haklara sahip olduğu Kalaşlar’da, eşini seçme hakkına sahip olan erkekler istediği zaman eşini boşayamıyor. Kadınların ise, istediği zaman eşini değiştirme hakkı bulunuyor.

Eşini değiştirmek isteyen kadınlar, beğendikleri erkeğe mektup yazarak evlenme teklif ediyor ve evliliğin gerçekleşmesi için erkeğe başlık parası ödüyor.