Namazı boşa giden 3 kişi!
Kalb ve vücûdun birlikte namazda olması halinde o namaz kılan müslümana fayda verir. Aksi halde namazdaki durumlarına göre mecâzen sınıflandırılan şu üç kişinin namazlarının makbul olmayacağı İslam alimlerince ifâde edilmiştir.
Nitekim Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in, namaz kılan bir şahsın elleriyle sakalını karıştırdığını görünce:“–Eğer bunun kalbinde huşû olsaydı, vücûdunun her uzvunda hareketsizlik olurdu.” (Tirmizî) buyurması, kalb ile vücûdun namazdaki müşterekliğinin zarûretini ifâde etmektedir.
Şu hadîs-i şerîfler de bu hakîkate mebnîdir: “Sizden biri namaza kalkınca bütün vücûdu hareketsiz kalsın! Yahûdîler gibi sallanıp durmasın. Çünkü vücûdun namazda hareketsiz durması, namazın tamam olmasından bir parçadır.” (Tirmizî)
İşte 3 kişi:
1. Avcı : Burada avcıdan maksad, gözleriyle namaz esnâsında etrafı kolaçan eden ve diğer uzuvlarıyla başka işlerde, amel-i kesîrde bulunan kişi.
2. Hamal : Hamaldan maksad, darlandığı hâlde abdest tazelemeden namaz kılan kişi.
3. Tüccâr : Tüccardan maksad, namaz esnâsında zihin ve kalbini dünyâ ticâretinden çekmeyen kişidir.
Bu insanlar “yasak savar” cinsinden namaz kılmış olurlar ki, bu hâl, Allâh indinde aslâ makbûl değildir.
Zîrâ vücûdun ve âzâlarının da namaza hazır ve dâhil olması, namazın şartlarındandır.
“Namazda yedi şey şeytandandır (yâni şeytanın sevdiği hususlardandır): Burun kanaması, uyuklamak, vesvese, esnemek, kaşınmak, sağa-sola bakmak ve herhangi bir şey ile oynamak…” (Tirmizî)
Yüce Allah (c.c.) : “Ey Rabbim! Beni gereği üzere (ihlâs ve huşû ile) namaza devam edenlerden kıl! Zürriyetimden de böyle insanlar yarat! Ey Rabbimiz! Duâmı kabûl eyle!” (İbrâhîm, 40)